Telefon: 0324 237 9507
GSM:0541 212 61 20
E-posta: info@selektifmutizm.com

okul-3_gAnaokulu Öğretmenlerine Öneriler

  1. Öncelikle aileler çocuklarının suskunluğu hakkında bilgilendirilmelidir. Burada önemli olan suskunluğun dört haftadan fazla sürmesi (bkz. tanı kriterleri) ve utangaçlıkla karıştırılmamasıdır. Okulun başlangıcında gözlenen bazı davranışlar, örneğin; anneden ayrılmak istememe, gözyaşlarına boğularak ağlama, bağırma, küfür etme, tekme atma mutizmin başlangıçı olarak algılanmamalıdır.
  2. Aileleri çocuklarını bir logopede, dil ve konuşma bozukları uzmanına veya çocuk doktoruna götürmeleri için motive ediniz.
  3. Ailelere tedavi süresi boyunca çocuğu sosyal integrasyonu için destekleyeceğinizi belirtiniz. DİKKAT: Selektif mutistik çocuklara ne özel bir ayrıcalık tanınıp fazla ilgi ve alaka gösterilmeli nede diğer çocuklardan isole edilmelidirler.
  4. Çocuğun tedavi süresince terapistinden aldığı direktifleri uygulayıp uygulamadığına dikkat edin ve gerektiği yerde destekleyin.
  5. Kendinizi ve aileyi, çocuğun sözsüz iletişim olanaklarını (örneğin; evet-hayır için başını sallama, jest ve mimiklerle bazı işaretleri verme, sessizce aktivitelere katılma, grup halindeyken fısıldama gibi) kullanması ve/veya bunların oluşturmasına yardımcı olmada motive ediniz.
  6. Terapi başladıktan sonra, eğer sesli iletişim yeteri kadar oturmuş ve güvenilir ise çocuk ile kontak kurmaya çalışın.
  7. Ailelere, selektif mutizmin tedavi edilebilirliği gerçeği ve terapi halinde genellikle suskunluğun çözüldüğü konusunda bilgilendiriniz.
  8. Çocuğu olduğu gibi kabul edin. Bu hem anaokulu ve okul hemde anne-babalar için geçerlidir.

Hartmann, Lange 2003

Sınıflarında Selektif Mutistik Öğrencileri Olan Öğretmenlere Öneriler

Selektif mutistik çocukların evde farklı anaokulunda farklı davrandığı genellikle ilk kez anaokulunda (veya yuvada) net bir şekilde ortaya çıkar. Çocuk kimseyle konuşmaz, aktivitelere katılmaz, kafasını önüne eğer ve inatla bir köşede oturup bekler. Öğretmenler genellikle bu durum karşısında çaresiz kalırlar ve ne yapmaları gerektiğini bilmezler. Bu noktada çocuğun hangi seviyede olduğunu bilmek yararlıdır. Nasıl ve hangi araçlarla çocuk kendisini ifade ediyor? Yine bunun yanısıra çocuğun ne tür yeteneklere sahip olduğunu bilmek, selektif mutistik çocuklarla anlaşmakta yardımcı olabilir. Susan çocuklarla uyumlu bir şekilde çalışabilmek için, onları sınıf içi aktivitelerden dışlamamak ama aynı zamanda sınıfın merkezine koymamak önemlidir. Ama bunu başarmak çokta kolay olmayabilir.

Aşağıda sıraladığımız davranış örnekleri birebir uygulanmalıdır diyemeyiz. Bu önerilerin uygulanabilirliği bireylerin gelişim düzeylerine, sınıfın hiyerarşik yapısına, selektif mutistik çocuğun terapide olup olmadığına ve benzeri diğer etkenlere bağlıdır.

  1. Çocuğun suskunluğunu ciddiye alın. Bu suskunluğu „utangaçlık“ veya benzeri şekillerde etiketlemekten kaçının. Eskiden selektif mutistik davranışlar gösteren ergen ve yetişkinler, „utangaç, veya çekingen“ olarak damgalanmanın, bunun kendilerine böyle hissettirilmesinin ve toplum içinde bu şekilde tanıtılmalarından daha utanç verici bir şey olmadığını vurgulamışlardır. Profosyenol yardım alınız ve bu kişilerle kontağa geçiniz. Motivasyonunuz ve paralel yapılacak bir terapi en iyi çözümdür.
  2. Suskunluk bilinçli olarak ortaya konan bir güç gösterme aracı değildir. Tam tersine korkuyla başedebilmek için bilinçsiz olarak seçilen bir davranış ve kendini ifade etme şeklidir.
  3. Susukunluk sadece „yenilgi“ tanır. Büyük bir motıvasyonla kırmaya çalışacağınız suskunluk sizin çaresizlik duygularınızı güçlendirir. Konuşulması durumunda büyük hediyeler alınacağı gibi ifadeler, sadece çocuğun üzerinde ki baskıyı artırır. Zekice planlamış tekniklerde bu yüzden çoğu zaman işe yaramaz: suya atılan bir çocuk yardım diye bağırmaktansa, boğulmayı tercih eder.Ne zaman konuşacağına, zamanın geldiğinde ve koşullar olgunlaştığında çocuk tek başına karar verecektir.. (Bahr ‚2002, 120)
  4. Suskunluğu tabulaştırmayın, açık ve drüst bir şekilde bu probleme karşı duyarlı olun ve başkalarınında anlayışlı olması için çaba gösterin. Suskunluk asla tabu olmamalıdır. Bu konu hakkında konuşun ve duygularınızı ifade edin. Örneğin: „Okulda konuşmanın senin için zor olduğunu ve mümkün olmadığını biliyorum. Bu yüzden sana yardımcı olmak istiyorum. Beraber bunu başaracağız“ Umut aşılayın. Suskunluğun insanlar arasında normal bir problem olduğu mesajını veren hikayeler veya masallar anlatın. Ve çözüm modellerini anlatın.
  5. Çocuğu konuşmak için proveke etmeyin. Karşılıklı diyaloglara zorlamayın. Eğer bir çocuk bir soruya cevap vermiyorsa, tekrar sormak veya soruyu başka bir şekilde sormakta yardımcı olmayacaktır. Suskunluğun nedenine yönelik, samimi, dostça sorulan sorularda cevapsız kalacaktır. Eğer çocuk konuşabilse bile, neden sustuğun söyleyemecek, bunu açıklayamayacaktır.Çocukla yalnız kaldığınız zaman, „suskunluk“ ve bununla ilgili soruların diyaloğunuzun bir parçası olmasına izin vermeyin. Bunun yerine ona komik hikayeler anlatın, okuyun ve herhangi bir oyun oynayın (kızma birader gibi).
  6. Çocuğun güçlü yanlarını keşfedin ve bunları destekleyin. Her çocuğun keşfedilecek, desteklenebilecek güçlü yanları mutlaka vardır.
  7. Çocuğun sınıf ortamına ve yapılan etkinliklere katılmaları destekleyin. Bunun için çocuğun iletişim kurmak için kullandığı işaret dilini keşfetmeye çalışın veya bir işaret sistemi geliştirmeye çalışın. Örn.: Evet hayır için başını sallamak, kağıda yazmak, el kaldırmak v.b. Sunulan aktivitelerde çocuğa almak istediği rolü sorun. Uygun olan roller, konuşmanın zorunlu olmadığı oyunlardır. Bunlara, bez bebek oyunları, gölge oyunları, ritimli-müzikli oyunlar, alkış, kış ve gece, otur-kalk gibi oyunlar örnek olarak gösterilebilir.
  8. Duyuşsal ve görsel medyayı kullanarak çocuk ile iletişim kurmaya ve iletişimde kalmaya çalışın. Mektup yazmak veya günlük kısa notları yazmak, sms, telefon, email, ses kayıtları gibi.
  9. Selektif mutistık çocuklar genelde evdeki ortamlarda konuşurlar. Bunu kendi lehinize çevirmeye çalışın. Sık sık ev ziyaretleri yapın, evde oyun grupları kurun, bunlara katılın ve/veya yönetin. Susan çocğun arkadaşlarını ev ziyaretleri yapması için motive edin ve aileninde desteğini alarak bunları organize etmeye çalışın. Beraber oynan oyunlar veya yapılan ev ödevler imkanlar dahilinde videoya alınabilir veya ses kaydı yapılabilir ve çocukların izni alınarak sınıfta dinletilebilir veya izletilebilir.
  10. Özel günlerde, 23 Nisan, anneler günü v.b., susan çocuğa diğer öğrencilere verilen görevlerle aynı değerde ödevler veriniz. Çocuk bir şiiri topluluk karşısında okuyamıyorsa, pekala bunu evde kasete kaydedebilir ve sınıfta dinletebilir. Bu çocugun aitlik duygusunu destekleyek ayni zamanda kendisine olan güvenini arttiracaktir.
  11. Çocuğun varsa kardeşlerinin veya anne yada babasının imkanlar dahlinde okula gelmesi, küçük grup çalışmalarında ve benzeri etkinliklerde bulunması korkunun azalmasında önemli bir rol oynayabilir. Yine çocuğun sevdiği bir oyuncak hayvanın, bebeğin ve/veya eşyanın okula getirilmesi duyarsızlaştırmada ciddi yardımlarda bulunabilir. Belki de çocuk yerine bez bebek bazen sorulara cevap vermek ister.
  12. Çocuğun sesli iletişime geçebilmesi için yapacağınız çalışmalarınızdan asla vazgeçmeyin. Ama bütün çalışmalarınızın ve çabalarınızın diğer katılımcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde ve şeffaf olarak hazırlayın. Ne kendinize nede çocuğa baskı uygulayın. Unutmayın, suskunluğu kırmak çok uzun ve yorucu bir süreçtir.

Kaynaklar:
Schoor, U, (2002) Sprachheilarbeit, 47, 5, 219-225
Hartman, B. (2006). Gesichter des Schweigens (1.Aufl.). Schulz-Kirchner Verlag, Idstein
Katz-Bernstein, N. (2007). Selektiver Mutismus bei Kindern (2. Aufl.) Reinhardt Verlag, München